Ne eksiğim vardı, ne de bir fazlam

Var oluşta olan varda idim ben.

Ne bir gayem vardı, ne de bir çabam

Zerrenin içinde zerde idim ben…

 

Nicedir çekildim, nice itildim

Nicedir ayrıştım, nice katıldım

Sınırsız mekânda tarttım, tartıldım

Bu dengeyi kuran sırda idim ben…

 

Durup dinlenmeden yollara çıktım,

Ne yoruldum, ne dinlendim, ne bıktım.

Âlemler arası kozmik ışıktım,

Evreni ışıtan nurda idim ben…

 

Bir alev topunda kaç kez patladım,

Bir âlemden diğerine atladım.

Hakk’ın parçasıyım ve ispatladım

Yanardağ lavında korda idim ben…

 

Türlü mahlûkatın şeklinde durdum,

Kaç kez nebat oldum, toprağı yardım.

Kaç türden hayvanın karnına girdim,

Yazıda, yabanda, kırda idim ben…

 

Kaç kere yün oldum, kaç kere yorgan

Kaç kere ip oldum, kaç kere urgan

Kesildim yüzüldüm, Allah’a kurban

Derdeste edildim, zorda idim ben.

 

Evreden evreye nice çark oldum,

Nice hayat buldum, nice gark oldum.

Âdem sıfatına girdim fark oldum,

Denizde, havada, yerde idim ben…

 

Kaç kere göklere ağdığım oldu,

Bulutları tutup sağdığım oldu,

Rüzgârla karışık yağdığım oldu,

Doluda, yağmurda, karda idim ben…

 

Gâhi gökte uçtum, gâhi süründüm.

Gâhi gizlendim de gâhi göründüm.

Tabiatta bin bir hale büründüm.

Milyarlarca canlı türde idim ben…

 

Şuayb, bir ağaca beni aşladı,

Meyve verdim gelen giden taşladı,

Davut beni döve döve işledi,

Bazen de atılmış hurda idim ben.

 

Hud Peygamber ile ticaret yaptım,

Bir dev balık idim Yunus’u kaptım,

Zekeriya oldum; biçildim koptum,

Eyyüp yarasının kurdu idim ben.

 

Salih, İshak, Yakup;  birlikte çoban

Çok dolaşıp durdum, hep yazı yaban…

Nuh Peygamber oldum, her yanım umman;

Cihan gark olurken turda idim ben.

 

Üzeyir’dim; kaç bahçede bağbandım

Dertlilere derman olan Lokman’dım

Zülkifil Peygamber elinde nan’dım

Bir kale burcunda, surda idim ben.

 

Lud Peygamber ile tarihler yazdım,

İlyas ile ipek kozası bozdum,

İsmail’le dilde heceler dizdim,

Harun ile namus, ar’da idim ben.

 

İbrahim, Allah’a kurban adarken,

İsa’ydım çarmıhta bedel öderken…

Musa, Tur Dağında koyun güderken

Çimende, yaprakta, pürde idim ben…

 

Yusuf’u Mısır’da satan ben idim,

Yetmedi zindanda tutan ben idim,

Nemrut ile odun çatan ben idim,

Yine İbrahim’le nârda idim ben…

 

Süleyman’la kuşdilinde şakıdım,

Şid ile İdris’le bezler dokudum,

Muhammed’le nice Kur’an okudum,

Ali gibi yiğit erde idim ben…

 

Nesimi’yle yüzdürürken derimi,

Hakk için söyledim bildiklerimi.

Mansur oldum ipe verdim serimi,

“Enel Hak” sözümle dârda idim ben.

 

Seyran ettim dem-i devran içinde,

İnsan-ı kâmille irfan içinde,

Hakk ile Hakk oldum zaman içinde,

Nice Peygamberde, Pir’de idim ben…

 

Yasası değişmez sadece Hakk’tır,

Her şeyi var eden pek muhakkaktır.

Vahdet-i vücutta olan mutlaktır,

Varlık birliğinde bir’de idim ben…

 

Bindebir’im gizli sırrın vermedi,

Nice akıllının aklı ermedi,

Bakarkörler baktı Hakk’ı görmedi,

Cahilin gözünde perde idim ben…

 

04.02.2015

Ozan Bindebir