Sözümün üstüne söz varmış meğer

Anlağı bilenler beriye gelsin

Usta görsem başım göklere değer

Çaylağı bilenler beriye gelsin

 

Fışkını, budağı, çırpıyı, dalı

Boşboğaz, sünepe, ibiş, şapşalı

Avanak, ahmağı, sersem, aptalı

Salağı bilenler beriye gelsin

 

Üleşme, bölüşme, hisseyi, payı

Beygiri, aygırı, yılkıyı, tayı

Mandayı, camızı, kömüş, dombayı

Malağı bilenler beriye gelsin

 

Hayali, hülyayı, rüyayı, düşü

Sine, bağır, göğüs, gerdanı, döşü

Hontumuş, çörüşmüş, çok geçmiş yaşı

Kalığı bilenler beriye gelsin

 

Nehiri, ırmağı, çayı, dereyi

Kalpağı, külahı, papak, bereyi

Haberci, postacı, yamçı, kuryeyi

Ulağı bilenler beriye gelsin.

 

Çedene, kavurga, kendir tohumu

Ağu ağacını, zehir zakkumu

Dürümü, tikimi, lokma, sokumu

Açlığı bilenler beriye gelsin

 

Uruplağa, mucur, gödekle çinik

Köpek, zağar, könez, it ile enik

Mestan, tekir, göcen, kediyle pisik

Avlağı bilenler beriye gelsin

 

Köyneği, işliği, mintan, gömleği

Gıltıma, tulumu, yayık, çömleği

Maşala, karığı, honu, evleği

Döleği bilenler beriye gelsin.

 

Dibeği, havanı, seten, sohuyu

Buboyu, baykuşu, bir de puhuyu

Cereni, maralı, ceylan, ahuyu

Eliği bilenler beriye gelsin

 

Horoz, tavuk, ferik, civciv, cücüğü

Zemheri, Abrulu, Kiraz, Gücüğü

Keçi, teke, gıdik, oğlak, beciği

Yemliği bilenler beriye gelsin

 

Boğayı, tekeyi, buğrayı, koçu

Harmanı, düveni, tığ ile çeçi

Kâkülü, perçemi, sırmayı, saçı

Beliği bilenler beriye gelsin

 

Sahan, sini, tava, aşırma, kabı

Riyaziye, cebir, sayı hesabı

Çarık, çizme, nalın, bot, ayakkabı

Keliği bilenler beriye gelsin.

 

Buzağı, biciği, düve, dana

Serzeniş, sitemi, kerç, kınama

Yapıyı, haneyi, damı, bina

Heliği bilenler beriye gelsin

 

Ekseni, dingili, aksı, mazı

Boyunduruk, dayak, zelve, azı

Koyun, toklu, şişek, körpe kuzuyu

Emliği bilenler beriye gelsin

 

Tükürüğü, salya, şefil, şörüğü

Baş örtüsü, çarşaf, yazma, bürüğü

Eşeği, sıpayı, zırıl, kiriği

Gölüğü bilenler beriye gelsin.

 

Kâse ile tası, bir de çanağı

Şizofreni, deli, aklı bunağı

Şakağı, çeneyi, avurt, yanağı

Duluğu bilenler beriye gelsin

 

Yedirip içirme, şölen, ziyafet

Şayia, söylenti bir de rivayet

Giyim kuşam, üst baş, kisve, kıyafet

Kılığı bilenler beriye gelsin

 

Urganı, yuları, kınnap, sicimi,

Oylumu, cirimi, sıygı, hacimi

Halıyı, kilimi, çulu, cecimi

İpliği bilenler beriye gelsin

 

Bakımsız, yıpranmış, hurda, külüstür

Tavuk evi adı; pinnik, kümestir

Kevgir, süzgeç, filtre, süzek, ilistir

Eleği bilenler beriye gelsin

 

Mal tarağı, tımar, gebre, kaşağı

Er bezi, yumurta, haya, taşağı

Ekini, buğdayı, kapçuk, başağı

Evleği bilenler beriye gelsin

 

Heybeyi, fileyi, hurcu, torba

Baş yastığı, şilte, mitil, pulba

Çamaşır, elbise, esbap, urba

Alığı bilenler beriye gelsin

 

Neşeli, sevinçli, memnun, şâduman

Çevirmen, mütercim, dilmaç, tercüman

Uzay, feza, acun, sema, asuman

Maliği bilenler beriye gelsin

 

Bakışı, basarı, nazarı, gözü

Cemali, simayı, sıfatı, yüzü

Kur’an’ı, ayeti, hadisi, cüz’ü

Haliğ’i bilenler beriye gelsin

 

Çuvalı, hararı, seklem, telisi

Kalenderi, divan, destan, selisi

Bindebir’im görüp bekçi, polisi

Çeliği bilenler beriye gelsin.

 

14.07.2025 – (6+5)

Ozan Bindebir

*

Açıklamalar (Şiirdeki anlamıyla):

Anlak: Zekâ – Çaylak: Acemi, toy – Fışkın: Bir ağacın dibinden süren ince dal. Budak: Ağacın dal olacak sürgünü. - Çırpı: Dal, budak kırpıntısı – Boşboğaz: Saklanması gereken şeyleri söyleyiveren, sır saklayamayan -Sünepe: Kılıksız ve uyuşuk, sümsük (kimse)- İbiş: Şapşal - Şapşal: Aptalca davranışlarda bulunan, alık (kimse); ibiş – Avanak: Saf kimse – Ahmak: Aklını gereği gibi kullanamayan, anlama ve kavrama yetenekleri gelişmemiş (kimse)-  Sersem: Herhangi bir sebeple bilinci ve algıları zayıflamış olan – Aptal: Zekâsının azlığından dolayı yeterince düşünemeyip akıllıca hareket edemeyen (kimse); budala – Salak: Görünüşünden, konuşma ve davranışlarından seviyesiz, dengesiz ve saf olduğu anlaşılan (kimse); saloz – Üleşme: Paylaşma – Bölüşme: Paylaşma – Hisse: Pay – Pay: Hisse - Beygir: At – Aygır: Damızlık erkek at – Yılkı: 1. Tabiatta gruplar hâlinde serbest dolaşan yabani at sürüsü.

2. Başıboş bırakılmış at veya eşek. – Tay: Üç yaşına kadar olan at yavrusu. – Manda: Geviş getirenlerden, derisinin rengi siyaha yakın, uzun seyrek kıllı bir hayvan; su sığırı, camız, dombay, kömüş (Eşanlamlıları: su sığırı, camız, dombay, kömüş)- Malak: Manda yavrusu. – Hayal: Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey; imge, hülya. - Hülya: Gerçekleşmesi özlenerek zihinde kurulan ve insanı oyalayıp avutan tatlı hayal. – Rüya: Düş (Uykuda görülen) – Düş: Rüya (Uykuda görülen) – Sine: Göğüs – Gerdan: Vücudun omuzlarla baş arasında kalan ön bölümü – Bağır: Göğüs – Döş: Göğüs – Hontumuş: Yaşlanmış, yıpranmış, çökmüş – Çörüşmüş: Çökümüş, pörsümüş, zamanı geçmiş – Kalık: Evlenme çağı geçmiş, evde kalmış (kız). – Nehir: Irmak – Irmak: Nehir – Çay: Dereden büyük, ırmaktan küçük akarsu – Dere: Çaydan küçük, yazın kuruyan veya suyu azalan küçük akarsu – Kalpak: Kesik koni biçiminde deri, kürk veya kumaştan yapılmış başlık – Külah: Yağmurdan veya soğuktan korunmak için giyilen ucu sivri başlık; börkenek - Papak: Genellikle Azerbaycan ve Kafkasya'da giyilen, kuzu derisinden veya yününden yapılan, uzun tüylü başlık – Bere: Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık – Haberci: Haber getiren kimse; ulak - Postacı: Mektup, gazete, havale, paket vb.ni gönderilen yere ulaştıran posta idaresi görevlisi; çapar - Yamçı: Haberci, ulak – Kurye: Posta, kargo, mektup vb. gönderileri alıcıya ulaştıran kimse. – Ulak: Haberci – Çedene: Kendirin tohumu – Kavurga: Çedenenin (Kendir tohumunun) kavrularak yenilen hali – Ağu ağacı: Zakkumgillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, çiçekleri beyaz veya pembe renkli, kışın yapraklarını dökmeyen zehirli bir ağaççık; ağı ağacı, ağı çiçeği – Dürüm: 1. Dürmek işi (bir lokma için)

2. İçine türlü katıklar konularak sarılmış yufka ekmeği veya ince pide. – Tikim: Lokma, bir yutmalık – Sokum: Lokma (Bir yutmalık) – Uruplağa: İki tahıl ölçeği, iki mucur, iki gödek, iki çinik olan tahıl ölçeği – Mucur, çinik, gödek (eşamlamlılar): Bir tahıl ölçeği – Zağar, könez (eşanlamlılar): Küçük bir köpek türü – İt: Köpek – Enik: Kedi, köpek vb. çok memeli hayvanların yavrusu – Mestan: Kedi - Tekir: Postu siyah çubuklarla ve beneklerle süslü, kül renginde veya boz olan (kedi) – Göcen: Kedi, köpek yavrusu. Pisik: Kedi – Avlak: Avlanmaya uygun olan yer – Köynek, işlik, mintan (eşanlamlılar): Gömlek – Gıltıma: Yoğurt yayığı – Tulum: 1- Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan, önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi; tuluk. 2 – Deriden yapılmış yoğurt yayığı – Yayık: Tereyağı çıkarmak için sütün, yoğurdun içinde çalkalandığı kap veya makine – Çömlek: Toprak tencere, toprak çanak veya yayık – Maşala: Bağ ve bahçelerde kenarları set biçiminde birbirinden ayrılan, genellikle dikdörtgen toprak parçası. – Karık: Herhangi bir tarım aletiyle açılan, fide veya fidan dikilecek ark; arık (I). – Hon: İşlenmek üzere bir tarım işçisinin önünde bulunan küçük tarım arazisi, küçük evlek (Tokat, Sivas yöresi)- Evlek: Tarlanın, tohum ekmek için saban iziyle bölünen bölümlerinden her biri – Dölek: Düz, engebesiz olan (toprak parçası) – Dibek: Taştan veya ağaçtan yapılmış büyük havan – Havan: İçinde bir şey dövüp ufalamaya yarayan, tahta, taş, maden veya plastikten yapılan kap. – Seten: Daire şeklinde, kenarlıkları olan oyulmuş büyük dibek ve ortasında bir ağaç kol ve bağlı bulunduğu büyük taş tekerle koldan çevrilerek bulgur veya yarma yapılan büyük dibek, büyük soku.-  Soku (Sohu): Taştan yapılmış dibek, ağaç tokmaklarla vurularak bulgur ve yarma yapılan yer – Bubo: Puhu kuşu, baykuş - Puhu: Baykuşgillerden, orman, dağ ve kayalıklarda yaşayan, uzunluğu yaklaşık 65 santimetre, sırtı koyu kahverengi bir tür kuş (Bubo bubo) – Baykuş: Başında, kulak yerinde iki sorgucu bulunan, yırtıcı gece kuşlarının genel adı – Ceren: Ceylan – Maral: Dişi geyik – Ceylan: Çift parmaklılardan, boynuzlugiller familyasından, çöllerde yaşayan, çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliği ile tanınan, ince bacaklı, zarif, memeli hayvan; ahu, ceren, gazal – Ahu: Ceylan – Elik: Dağ keçisi – Horoz: Tavukgillerden, tavuğun erkeği olan kümes hayvanı – Ferik: Kümes hayvanlarının civcivlikten çıkmış dişi yavrusu; piliç – Cücük: Civciv veya kuş yavrusu – Zemheri: Ocak ayı – Abrul: Nisan ayı – Kiraz: Haziran ayı – Gücük: Şubat ayı – Keçi: Geviş getirenlerden, eti, sütü, derisi ve kılı için yetiştirilen, genellikle çenesinde sakalı olan memeli hayvan  - Teke: Keçinin erkeği – Gıdik: Büyükçe oğlak – Oğlak: Keçi yavrusu – Becik: Bir yaşındaki keçi, çebiş – Yemlik: Hayvanların yem yediği yer – Boğa: Damızlık erkek sığır; kele – Teke: Damızlık erkek keçi – Buğra: 1- Erkek deve; buğur. 2- İki hörgüçlü deve; buğur – Koç: Damızlık erkek koyun. Harman: 1- Biçildikten sonra tahıl demetlerinin üzerinden düven geçirilerek tanelerin başaklarından ayrılması işi. 2- Bu işin yapıldığı yer veya mevsim – Düven: Harmanda ekinlerin sapı ve tanelerini ayırmak için kullanılan, önüne koşulan hayvanlarla çekilen, alt yüzünde keskin çakmak taşları dikine çakılı bulunan, kızak biçiminde araç – Tığ: Harmanlandıktan sonra saman ile danenin birlikte toparlanmış savrulmaya hazır hali (eskiden)- Çeç: Başaktan ayrılmış tahıl yığını; teç. – Kâkül: Saçın ön kısmında bırakılan saç şekli, perçem – Perçem: Kâkül – Sırma: Güzel saç – Belik: Saç örgüsünün omuzlardan aşağıya uzanan bölümü; bölük, örgü – Sahan: Derinliği az olan kap – Sini: Üzerinde yemek de yenilebilen, yuvarlak, bakır veya pirinçten büyük tepsi – Tava: Yağ kızdırma, yiyecek kızartma vb. işlere yarayan, uzun saplı yayvan kap. – Aşırma: İki yanında iki kulpu olan küçük kazan – Kap: İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne. – Riyaziye: Matematik – Cebir: Artı ve eksi gerçek sayılarla, bunların yerini tutan harfler yardımıyla nicelikler arasında genel bağlantılar kuran matematik kolu- Çarık: İşlenmemiş sığır derisinden yapılan ve deliklerine geçirilen şeritle sıkıca bağlanan ayakkabı – Çizme: Koncu diz kapaklarına kadar çıkan bir ayakkabı türü. – Nalın: Takunya – Bot: Uzun konçlu, kapalı ayakkabı – Kelik: Eski ayakkabı. – Buzağı: Yeni doğmuş, ana sütüyle beslenen sığır yavrusu – Bicik: Küçük dana – Düve: Ortalama 12 aylıktan ilk buzağısına sahip oluncaya kadarki döneminde olan dişi sığır. – Dana: İneğin, sütten kesildikten sonra bir yaşına kadar olan yavrusu – Serzeniş: Yakınma – Sitem: Bir kimseye, yaptığı bir hareketin veya söylediği sözün üzüntü, alınganlık, kırgınlık vb. duygular uyandırdığını öfkelenmeden belirtme- Kerç: Serzenişte bulunma, sitem etme (Tokat, Sivas, Yozgat, Çorum yöresi)- Yapı: Barınmak veya başka amaçlarla kullanılmak için yapılmış her türlü mimarlık eseri; bina, mimari. Dam: Yapıları dış etkilerden korumak amacıyla üzerlerine yapılan çoğu kiremit kaplı bölüm. – Helik: Duvar örülürken büyük taşların arasına konulan ufak taşlar.- Eksen: Bir cismi iki eşit parçaya bölen çizgi; mihver – Mazı: Kağnılarda iki tekeri birbirine bağlayan dingil, aks – Azı: Kağnılarda mazıyı (dingili) tutan, arabanın gövdesine bağlı dingil yatağı ve saplamaları –Boyunduruk: Çift süren veya kağnıya koşulan hayvanların birlikte yürümelerini sağlamak için iki ucu hayvanların boynuna, ortası da saban veya kağnıya bağlanan ağaç parçası -Dayak: Kağnıların ön kısmında ok denen kısma dikilen direk, dayanak – Zelve: Çift öküzünün boyunduruktan çıkmaması için boynunun iki yanından boyunduruğa, aşağıya doğru geçirilen eğri çubuk. Toklu: Bir yıllık kuzu (erkek veya dişi)- Şişek:  İki yaşındaki koyun – Emlik: Zamanından daha geç doğan kuzu veya oğlak – Tükürük: Tükürük bezlerinin ağza akan salgısı – Salya: Ağızdan sızan tükürük – Şefil: Salya, tükürük – Şörük: Salya, tükürük, şefil – Çarşaf: Kadınların kullandığı ve baştan örtülen, pelerinli, eteklikli sokak giysisi; bürgü, bürük – Yazma: Bohça, yemeni, başörtüsü, yorgan vb. şeyler yapmakta kullanılan, üstüne boya ve fırça ile veya tahta kalıplarla desen yapılmış bez – Bürük: Başa takılan beyaz örtü – Sıpa: Eşek yavrusu – Zırıl: Erkek eşek (Tokat, Sivas, Yozgat, Çorum yöresi)- Kirik (kırik): Eşek sıpası – Gölük: Yük taşıyan ve binilen at, eşek, beygir, katır vb. hayvan – Kâse: Cam, çini, toprak vb.nden yapılmış derince çanak – Tas:  Genellikle içine sulu şeyler konulan metal vb.nden yapılmış kap. – Çanak: Toprak, metal vb. bir maddeden yapılmış yayvan, çukurca kap – Şizofren: Şizofreniye tutulmuş kimse. – Deli: Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan – Bunak: Bunamış olan; matuh – Şakak: Göz, alın ve yanak arasında, elmacık kemiğinin üstünde bulunan çukurumsu bölge; duluk – Çene: Canlılarda baş bölümünde yer alan, kemik veya kıkırdak ile desteklenen, altlı üstlü dişleri taşıyan ve ağzın kapanıp açılmasını sağlayan kasları üzerinde barındıran iki parçaya verilen ad – Avurt: Yanağın ağız boşluğu hizasına gelen bölümü – Yanak: Yüzün göz, kulak ve burun arasındaki bölümü – Duluk: Yüzün şakakla çene arasındaki yanı. Şölen: 1- Ziyafet 2 - Belli bir amaçla düzenlenen eğlence.- Ziyafet: Eğlenmek veya bir olayı kutlamak amacıyla birçok kimsenin bir araya gelerek yedikleri yemek; şölen, toy - Şayia: Yayılmış haber, yaygın söylenti; duyultu – Rivayet: 1- Söylenti 2- Bir olay, bir haber veya sözü nakletme – Kisve: Kılık kıyafet – Kılık: Bir kimsenin giyinişi, dış görünüşü; eşkâl – Urgan: Keten, kenevir, pamuk, jüt gibi türlü dokuma maddelerinden yapılan ince halat – Yular: Bir yere bağlamak veya çekerek götürmek için hayvanın başlığına veya tasmasına bağlanan ip – Kınnap: İnce sicim, ip – Sicim: Keten, kenevir vb. bitkilerin liflerinden yapılan, kaba şeyleri dikmeye, bağlamaya yarayan ince ip – Oylum: İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş, hacim – Cirim: Oylum, hacim – Sıygı: Hacim, oylum, cirim – Hacim: Bir cismin uzayda doldurduğu boşluk; oylum, cirim, sıygı (anlamdaşlar). Halı: Yere veya mobilya üstüne serilmek, duvara gerilmek için, genellikle yünden dokunan, kısa ve sık tüylü, nakışlı, kalın yaygı – Kilim: Döşeme, divan gibi yerlere serilen, genellikle desenli, havsız, kalın, kıl veya yün dokuma – Çul: Kıldan veya yünden yapılmış kaba dokuma – Cecim: Kilim ile çul arası bir kaba dokuma yaygı – İplik: Pamuk, keten, yün, ipek, naylon vb. dokuma maddelerinin uzun, ince liflerinden her biri; ip – Hurda: İşe yarayamayacak derecede bozulmuş, zarar görmüş. – Külüstür: Yıpranmış, eski, bakımsız olan – Pinnik: Tavuk kümesi, tavuk evi - Kümes: Tavuk, hindi vb. evcil hayvanların barınmasına yarayan kapalı yer – Kevgir: Haşlanmış yiyeceklerin sıvılarını veya bazı sıvıları süzmek için kullanılan, delikli, genellikle yuvarlak biçimli mutfak kabı; delikli, ilistir. - Süzgeç: Sıvıları süzmeye yarayan araç; süzek. – Filtre: Süzgeç – Süzek: Süzgeç, filtre, ilistir, kevgir (anlamdaşlar) – Elek: Taneli veya toz durumunda olan maddelerin kalınını incesinden ayırmak veya içindeki yabancı maddelerden ayıklamak için kullanılan, küçük delikli tel, bez vb. gerilmiş kasnak biçimindeki gereç – Tımar: Binek hayvanlarının ve evcil ahır hayvanlarının kıllarını, derisini temizleme – Gebre: Atı tımar etmekte kullanılan kıldan kese – Kaşağı: Hayvanları tımar etmek için kullanılan, sacdan, dişli araç. – Yumurta: Bir dişinin vücudunda oluşan, yumurtlama ve döllenmeden sonra aynı türden bir canlı oluşturan hücre – Haya: Er bezi, taşak – Taşak: Üreme için gerekli spermleri üreten ve erkeklik hormonu salgılayan, sağ ve sol olmak üzere iki tane oval şekilli organ; er bezi, torba, yumurta, haya, husye, testis. – Ekin: Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durum; firez – Buğday: Buğdaygillerden, karasal iklimin olduğu bölgelerde yetişen, un yapımında kullanılan tanelerini taşıyan kılçıklı çiçekleri olan, tek yıllık otsu bitki. – Kapçuk: Tahıl başağında daneyi saran kılçıklı posa kısım – Başak: Arpa, buğday, yulaf vb. ekinlerin tanelerini taşıyan kılçıklı başı – Evlek: Tarlanın, tohum ekmek için saban iziyle bölünen bölümlerinden her biri. -Heybe (Hâbe): At, eşek vb. binek hayvanlarının eyeri üzerine geçirilen veya omuzda taşınan, içine öteberi koymaya yarayan, kilim veya halıdan yapılmış iki gözlü torba. – File: Yün, pamuk vb. ipliklerden düğümlerle oluşmuş ağ torba.-  Hurç: Çeşitli kumaşlardan yapılan, içerisine battaniye, yorgan vb. eşya konulan özel çanta. – Şilte: Üstünde oturulan, yatılan, içi yünle, pamukla doldurulmuş döşek – Mitil: 1- İçine yün, pamuk vb. doldurulan beyaz yastık veya yorgan kılıfı. 2- İki yüzü beyaz kapsız yorgan – Pulba: Baş yastığı (Tokat- Sivas yöresi) – Esbap (asbap): Çamaşır, kıyafet, elbise (Tokat- Sivas yöresi) – Urba: Giysi – Alık: Çamaşır eskisi (yöresel) – Şâduman: Neşeli, sevinçli, mutlu, halinden memnun – Çevirmen, mütercim, dilmaç, tercüman (anlamdaş sözcükler): Bir lisanı başka bir lisana çeviren – Uzay: Gök cisimleri de dâhil olmak üzere bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk; gök, feza, mekân. – Feza: Uzay – Acun: Dünya – Sema: Gökyüzü – Asuman: Gökyüzü, sema – Malik: 1- Sahip, iye. 2- Tanrı’nın adlarından biri – Bakış: Bakmak işi, nazar – Basar: 1- Göz . 2- İleriyi görme, algılama yetisi. – Nazar: 1-Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk; göz. 2- Bakış, görüş, bakış açısı – Cemal: Yüz güzelliği. – Sima: 1- Yüz – 2- Kimse, insan, tip -  Sıfat: Yüz, kılık ve dış görünüş (şiirdeki anlamı) – Kur’an: İslam dininin temel ilkelerini, Hz. Muhammed’e gönderilen Tanrı buyruklarını içeren, Müslümanların kutsal kitabı; Kur’an-ı Kerim, Kelam-ı Kadim, Mushaf, Mushaf-ı Şerif – Ayet: Kur’an’daki sureleri meydana getiren kelime veya cümlelerden her biri; ayet-i kerime – Hadis: Hz. Muhammed'in sözleri; hadis-i şerif. – Cüz: Kur'an'ın bölünmüş olduğu otuz parçadan her biri – Çuval: Pamuk, kenevir veya sentetik iplikten dokunmuş büyük torba – Harar: Çoğu kıldan dokunmuş, büyük çuval – Seklem: Kıldan, yünden dokunmuş çuval – Telis: Bitkisel tellerden yapılmış, kaba örgülü büyük çuval. – Kalenderi: Âşıklar ve halk sanatçıları tarafından icra edilen bir uzun hava çeşidi. – Divan: Müzikte bir uzun hava çeşidi. – Destan: Aslı “Efsane, mesel, hikâyet-i güzeştegân”anlamına gelen manzum eser. – Selis: Âşıkların Fe i lâ tün ( Fâ i lâ tün) / Fe i lâ tün / Fe i lâ tün / Fe i lün kalıbıyla yazdıkları şiirlere verilen ad. Çelik: (Şiirdeki anlamıyla; çelik gibi sert çevik kuvvet polisi).